27 Ekim 2012 Cumartesi

Yepyeni Bir Fotoğraf Deneyimi Mi Arıyorsunuz? (Lomography)



Yeni makinelere aç mısınız? Analog tutkunu musunuz? O halde sizi bugün Lomography ile tanıştıracağım.
Lomography ne midir?
Lomography bir dergi, bir dükkan ve analog fotoğrafa adanmış bir topluluktur.

Lomography dediğimiz şey aslında yeni bir sanatsal tarz olan deneysel fotoğrafçılığı günlük hayatımıza kattı. Burada herkese uyacak bir makine var: 35 mm fotoğraf makineleri, orta format makineler, Rus yapımı makineler, çok lensliler... Makinelerin dışında film ve aksesuar ihtiyacınızı da buradan karşılayabilirsiniz.

İnternet sitesinden kim olduklarına bir göz atmak isterseniz size şu kuralları sunarlar:

"Kurallar Lomography'nin felsefesini ve fotoğrafçılığa yaklaşımını tanımlıyor. Onları ezberle veya tüm kuralları boz, iki durumda da fotoğrafçılıkla ilgili tüm kısıtlamaları bir kenara fırlat.

-Gittiğin her yere fotoğraf makineni de götür
-Onu her zaman kullan - gece ve gündüz
-Lomography hayatına karışmaz, onun bir parçası olur
-Kalçadan çekmeyi dene
-Lomografik tutkunun hedeflerine olabildiğince yaklaş
-Düşünme (William Firebrace)
-Hızlı ol
-Ne çektiğini önceden bilmen gerekmiyor.
-Sonrasında da
-Kuralları takma."

Tek yapmanız gereken önce internet sitesine buradan bir göz atmak ve sonra da Galata'daki dükkana doğru yol almak. Daha sonra elinizde dijital makinelerden daha uygun fiyata, daha sıradışı bir makineyle mutlu mutlu fotoğraflar çekersiniz. 

Lomo makinelerden çıkma birkaç fotoğrafla yazımı sonlandıracağım. Fazla söze gerek yok. Farkı göreceksiniz.









Sorularınız için: hersoruyabircevabimvar@gmail.com


6 Ekim 2012 Cumartesi

Bu Hafta Ne Yapsak? (Sahaf Festivali)



Kitap kurtlarına özel etkinlik: Sahaf Festivali. Eğer kitaplara, dergilere meraklıysanız burası tam size göre.

Beyoğlu Belediyesi'nce düzenlenen Beyoğlu Sahaf Festivali 25 Eylül’de başladı.Hala geç kalmış sayılmazsınız çünkü 14 Ekim'e kadar devam edecek. 65 sahafın katıldığı festival, geçen yıl olduğu gibi bu yıl da Tepebaşı'nda gerçekleştiriliyor.

Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan, en çok önem verdikleri etkinliklerin başında Sahaf Festivali'nin geldiğini belirterek, şu bilgileri verdi: "Sahaflarımızla kitap dostlarını buluşturacak olan bu festivalimiz her yıl büyük ilgi görüyor. Bu yıl programımızı daha da zenginleştirerek ünlü yazar ve şairlerimizle edebiyat sohbetleri gerçekleştirecek, çok anlamlı bir mekanda edebiyatçılarımızı okurlarıyla buluşturacağız. Birbirinden kıymetli eserlerin ve zengin etkinliklerin yer alacağı Beyoğlu Sahaf Festivali'ne tüm İstanbulluları bekliyoruz."

Festivalde kitapların yanı sıra dergiler, yazılar, eski fotoğraflar, filmler, tiyatro afişleri, nadide levhalar, mektuplar, kartpostallar ve özel koleksiyonlar da meraklıların ilgisine sunuluyor. Daha fazla geç kalmadan gitmenizi öneririm.



Sorularınız için: hersoruyabircevabimvar@gmail.com

Yeni Bir Kitap Okumak İsteyenlere (Umberto Eco - Yengeç Adımlarıyla)




Umberto Eco'nun makalelerini derleyip yeni binyıla kendi yorumlarını kattığı yeni kitabı "Yengeç Adımlarıyla" Doğan Kitap vesilesiyle okuyucularla buluştu. Doğan Kitap'ın kitap hakkıındaki görüşleri:
Eco soruyor:
“Yeni binyılda tarih geriye mi ilerliyor?”

Dünyaca ünlü İtalyan yazar ve düşünür Umberto Eco’nun Yengeç Adımlarıyla adlı yeni kitabı, günümüz dünyasıyla ilgili önemli soruları gündeme taşıyor. Eco’nun 2000-2005 yılları arasında yazdığı bazı makale ve konferans metinlerinden oluşan kitap, özellikle “sıcak savaşlara geri dönüş” ve “medyatik popülizm” konuları üzerinde yoğunlaşıyor.
Eco’ya göre, içinde bulunduğumuz “yazgısal boyutlu” bir dönem. Yeni binyıla duyulan kaygılarla açılan bu dönem, 11 Eylül saldırısı, Afganistan ve Irak savaşlarıyla devam ediyor; İtalya’da ise Silvio Berlusconi’nin yükselişi görülüyor.
Eco, özellikle tarih ve iletişim alanlarındaki “ilerleme”nin “yengeç adımlarıyla” yani geriye dönük olduğunu söylüyor. Başlıca örnekleri, Soğuk Savaş’ın ardından “Yeni Savaş” adını verdiği bölgesel sıcak savaşların gündeme gelmesi, 11 Eylül saldırılarının yol açtığı İslamofobinin nerdeyse yeni bir Haçlı Seferi’ne dönüşmesi; “evrim” karşıtı görüşlerin güçlenmesiyle Hıristiyan köktendinciliğinin yeniden ortaya çıkışı; Çin’in gelişmesiyle birlikte “Sarı Tehlike” hayaletinin canlanması; Yahudi düşmanlığının geri dönüşü; İtalya’da Silvio Berlusconi’nin “medyatik popülizm”inin yükselişi; “ağır iletişim”den (televizyon) “hafif iletişim”e (internet ve devamı) geçiş sonucu medyanın kimlik değiştirmesi.
Eco’nun düşündürürken eğlendiren kaleminden, savaş, iletişim, medya, dinbilim, Latince, televizyon, Ortaçağ, internet gibi pek çok konuyla ilgili okurlar için, kısacası herkes için bir kitap.
  Aranızda hala Umberto Eco'yu tanımayanlar için kısa bir biyografi ekleyeyim:


Umberto Eco (d. 5 Ocak 1932, Alessandria (şehir)), İtalyan bilim adamı, yazar, edebiyatçı, eleştirmen ve düşünür. Takma ismi Dedalus'tur.
Dünya kamuoyunun gündemine Gülün Adı ve Foucault Sarkacı gibi romanlarıyla giren İtalyan yazar, aynı zamanda Orta Çağ estetiği ve göstergebilimdalının ustalarındandır. Eco, 1971'den bu yana Bologna Üniversitesi'nde profesör olarak çalışmaktadır ve yapısalcılık sonrası göstergebilim gelişmelerine önemli katkılarıyla tanınmaktadır. Eco, yüksek lisans ve doktora çalışmalarını Thomasçılık akımı ve bu akımın estetik anlayışı üzerine yaptı. Tarihçi, filozof, Orta Çağ uzmanı, James Joyce üzerine derin araştırmalar yapmış bir yazar. Yazarın ilk romanı Gülün Adı 1980'de yayımlandı. 1962'de Torino Üniversitesi'nde doçent, 1969'da ise Floransa Üniversitesi'nde görsel iletişim dalında profesör oldu. 1971'de Bologna Üniversitesi'ne geçti ve 1975 yılında bu üniversitenin Gösteri ve İletişim Bilimleri Enstitüsü'nün başına getirildi.
Eco'nun çalışmaları 1960'ların ortasından itibaren avantgarde yapıtlara, kitle kültürüne yönelmiştir. Son dönemlerde ise, güncel olay ve olguları da ele alan çalışmalar yapmaktadır. Bu çalışmalar arasında edebiyat eleştirileri, tarih ve iletişim yazıları önemli bir yer tutmaktadır. Eco özellikle tarih bilgisiyle süslediği eserlerinde tam bir ustalık gösterir. Özellikle Baudolino adlı eserinde Bizans ve IV. Haçlı Seferi hakkındaki anlatılar sürükleyicidir.
Roland Barthes'tan sonra, "ayrıntıların anlamı" ya da "ayrıntıların sosyolojisi" adı verilen bir anlayışın önemli köşe taşlarından birisi olan Umberto Eco'nun pek çok eseri Türkiye'de yayınlandı.
Marmara Üniversitesi'nde Batı Edebiyatı derslerine giren Prof. Dr. A. Emel Kefeli'ye göre önümüzdeki yüzyılda klasik sayılacak yazarın diğer kitapları:


Gülün Adı (Can Yayınları, 1986)
Alımlama Göstergebilimi (Düzlem Yayınları, 1991)
Foucault Sarkacı (Can Yayınları, 1992)
Günlük Yaşam'dan Sanata (Adam Yayıncılık, 1993)
Önceki Günün Adası (Can Yayınları, 1995)
Anlatı Ormanlarında Altı Gezinti (Can Yayınları, 1995)
Avrupa Kültüründe Kusursuz Dil Arayışı (Afa Yayınları, 1995)
Ortaçağı Düşlemek (Can Yayınları, 1996)
Yorum ve Aşırı Yorum (Can Yayınları, 1996)
Somon Balığıyla Yolculuk (Can Yayınları, 1997)
Yanlış Okumalar (Can Yayınları, 1997)
Beş Ahlak Yazısı (Can Yayınları, 1998)
Ortaçağ Estetiğinde Sanat ve Güzellik (Can Yayınları, 1998)
Açık Yapıt (Can Yayınları, 2001)
Zamanların Sonu Üstüne Söyleşiler (Yapı Kredi Yayınları, 2001)
Baudolino (Doğan Kitap, 2003)
İnanç ya da İnançsızlık (1001 Kitap, 2005)
Kraliçe Loana'nın Gizemli Alevi (Doğan Kitap, 2005)
Cecü'nün Yer Cüceleri (Yapı Kredi Yayınları, 2006)
Güzelliğin Tarihi (Doğan Kitap, 2006)
Çirkinliğin Tarihi (Doğan Kitap, 2009)
Kitaplardan Kurtulabileceğinizi Sanmayın (Umberto Eco ve Jean-Claude Carriere'in Sohbetleri) (Can Yayınları, 2010)
Prag Mezarlığı (Doğan Kitap, 2011)


Sorularınız için: hersoruyabircevabimvar@gmail.com

4 Ekim 2012 Perşembe

Bu Kadar Doğal ve Lezzetli Dondurma Yediniz Mi? (L'era Fresca)


Bu yazı gittiğim her yerde bu dondurmacıyı aramakla geçirdim. L'era Fresca benim gibi dondurma bağımlıları için eşsiz bir yer. Çünkü dondurmaları hem doğal hem çok lezzetli.



Ben şahsen her zaman ekşi dondurmaları tercih ederim. Vişne-limon favorimdir. Bir gün Beşiktaş'ta yürürken erkek arkadaşım "Bak bu dondurmacı çok güzel değil mi? Bir gün buraya gelelim." dedi. Beşiktaş'taki şubesi küçücük bir dükkan. Pembe-mavi dekore edilmiş, çok modern ve sevimli bir tarzı var. Beşiktaş'taki şubesine henüz hala gidemedim. Ama İstiklal'de tünele doğru giderken bir şubesini görüp girdim. Orası da küçücüktü ama açıkçası ben Beşiktaş'takinin dekorasyonunu daha çok beğenmiştim. Neyse velhasıl her zamanki gibi vişne-limonlu dondurma aldım. Dondurmalarda aroma tadı yoktu. Bunun benim için ne ifade ettiğini tahmin edemezsiniz. Hayatım boyunca hep lezzetli ve doğal dondurma aradım ve inanın bu defa buldum. Daha önceleri Charly Temmel'dan alıyordum dondurmamı. Ama buradaki dondurma çok daha doğal ve daha ucuz. İki koca top dondurmayı 5 liraya aldım. (Bugün tekrar gittim de öğrenci kartınızla giderseniz 2 top 4 tl oluyormuş.)

İstiklal'deki şube ile ilgili bir de şunu eklemek isterim ki çalışan bir genç var, gerçekten çok sevimli. Yani ürünlerle ilgili muhabbet ettik, istediğimiz her dondurmadan bize sabırla tattırdı ve ürün konusunda çok bilgiliydi. Sorduğumuz sorulara hep doğru düzgün cevaplar aldık ve güleryüzle ağırlandık. Benden duymuş olmayın ama Bakırköy Capacity'deki bayan pek güleryüzlü değildi. Belki mutsuz bir günündedir bilemiyorum oraya sadece bir kez gittim. Ama ben güleryüzle ondan bir şeyler isteyip iyi günler dilerken o hiç gülümsemedi. Bu yüzden İstiklal şubesi şimdilik favorim. (İstiklal şubesindeki gencin adı Gökhan'mış. Diğer çalışanlar da çok sevimliler.)

L'era Fresca'yla ilgili sanırım tek sorun light (diyabetik) dondurmalarının olmaması. Biz orada dondurma alırken bayan bir müşteri diyet dondurma sorduğunda o sevimli arkadaş dondurmalar doğaldır, şeker pancarından yapılır ve şeker kullanılmaz dedi ama bayan diyette ya da diyabetik olduğundan dondurma almadı. Bu tarz müşterilere henüz cevap veremiyorlar demek ki ama yakında onu da yapacaklarına eminim. Çünkü şu an halihazırda büyük marketlerde günlük sütleri bulunuyor. Yani hızla büyüyorlar.

İnternet sitesinden öğrendiğim bilgiye göre sandviçleri, tatlıları ve kahveleri de mevcut. Ürünlerin tarifleri anavatanı İtalya'dan, malzemeleri Anadolu'dan geliyormuş. Üstelik o kadar şubenin yanı sıra evlere servisleri de var yani almamanız için hiçbir sebep bırakmıyorlar.

O zaman L'era Fresca yani "Tazelik Devri" başlasın.

Şubeleri görmek için buraya tıklayınız.

Facebook sayfasına buradan ulaşabilirsiniz.

Resmi internet sitesi: http://www.lerafresca.com.tr


Sorularınız için: hersoruyabircevabimvar@gmail.com




3 Ekim 2012 Çarşamba

Ne Dinlesem Diyenler İçin (Lindsey Stirling)



Sizi yeryüzüne nereden geldiği belli olmayan dünya tatlısı bir yaratıkla tanıştıracağım bugün. Kendisi keman çalıyor, dans ediyor, bir nebze cosplay yapıyor ve bir şekilde herkesin kanına girebiliyor. Bayanlar baylar karşınızda Lindsey Stirling.





Bu dünya sevimlisi genç müzisyen 1986 doğumlu yani henüz 26 yaşında. 2010'da America's Got Talent'ta yaptığı şovlarla birçok insan tarafından tanındı. YouTube'da neredeyse toplam 130 milyon kişi tarafından tıklandı ve sevildi.

Genç şarkıcıyı meslektaşlarından ayıran başlıca özelliği keman çalarken yaptığı ilginç danslar. Ayrıca besteci de olan müzisyenin klasikten popa, hiphoptan dubstepe uzanan bir yelpazesi var.

Benim en çok sevdiğim Lord of the Rings müziklerini kendince yorumlaması ve dubstep coverı. (Aşağıda bulabilirsiniz.)

Sanatçının 2010'dan bu yana bir çok single ve EP'si bulunmakta. Onları da şöyle sıralayabiliriz:

Lindsey Stomp (EP, 2010)
"Transcendence"
"Song of the Caged Bird"
"Spontaneous Me"
"Electric Daisy Violin" (Single, 2011)
"Shadows" (Single, 2011)
"River Flows in You" (Single, 2011)
"Zelda Medley" (Single, 2011)
"On the Floor Take Three" (Single, 2011)
"Silent Night" (Single, 2011)
"Celtic Carol" (Single, 2011)
"By No Means" (Eppic feat. Lindsey Stirling, 2011)
"Lord of the Rings Medley" (Single, 2012)
"Crystallize" (Single, 2012)
"Skyrim" (Single with Peter Hollens, 2012)[8]
"We Found Love" (Single, 2012)
"Starships" (Single with Megan Nicole, 2012)
"Grenade" (Single with Alex Boye, 2012)
"Phantom of the Opera" (Single, 2012)
"Come with Us" (Single with Can't Stop Won't Stop, featuring guest appearances by Tiffany Alvord, KalebNation, Eppic, Freddiew and Mystery Guitar Man, 2012)
"Game of Thrones" (Single with Peter Hollens, 2012)
"Elements" (Single, 2012)
Lindsey Stirling (Debut Self-Titled Album, 2012)


Lafı fazla uzatmadan sanatçı hakkında ekşi sözlükte yazılan yorumlara bakmak için buraya tıklayınız.

Sanatçının twitterına ise buradan ulaşabilirsiniz.


Lord of the Rings Medley:

Crystallize:

Shadows:


Sorularınız için: hersoruyabircevabimvar@gmail.com