23 Aralık 2014 Salı

Pırlanta Yüzük Almak İçin En İyi Site: erospirlanta.com



Türkiye'nin En Büyük Online Pırlanta Sitesi

Sevgilinize evlenme mi teklif edeceksiniz? Annenize anneler günü hediyesi mi almak istiyorsunuz? Evlilik yıldönümünüz için güzel bir yüzük mü arıyorsunuz? Fakat hediye seçmek için yeterli vaktiniz mi yok? O zaman Türkiye'nin en büyük ve en güvenilir online pırlanta sitesi www.erospirlanta.com ile tanışma vakti.

Güçlü Markalar, Büyük Kampanyalar ve Mutlu Müşteriler

Online alışveriş yaparken, üstelik de değerli bir şey alacaksak aklımıza ilk gelen soru şudur: Acaba buradan alışveriş yapmak güvenli mi? Fakat Eros Pırlanta'da bu soru işaretlerini asla yaşamıyoruz çünkü gerçekten cezbedici kampanyaları var ve güçlü isimlerle çalışıyorlar. Bilgi için siteye göz atabilirsiniz.



Ayrıca siteyi kullanan müşteriler de bu siteden çok memnun. Sitede yer alan müşteri yorumlarını okuyarak sitenin güvenilirliği hakkında bilgi sahibi olabilirsiniz.

Annemizin doğum gününde bu siteyi keşfedemedik, kampanyaları kaçırdık diye üzülmemize gerek yok çünkü bu sitede her bütçeye uygun kaliteli ürünler her zaman mevcut.



30 Gün İade ve 1 Yıl Değişim Garantisi

Sitenin en güzel yanlarından biri de iade ve değişim garantileri. Türkiye'de ilk defa  pırlanta ürünlerde 30 gün içerisinde iade hakkınız var. Eğer ürünü kullanmamış ve ürüne zarar vermemişseniz, 30 gün içerisinde iade etme hakkına sahipsiniz, ki bu da sitenin kendine olan güveninin bir göstergesi. Ayrıca diyelim bir ürün aldık fakat 5 ay sonra "Neden daha değerli bir hediye almadım ki? Karım daha değerlisini hak ediyor." dedik. Hiç üzülmeyin bunun için de 1 yıl boyunca aldığınız modeli kendi değerinden üst değerdeki ürünlerle değiştirme garantisi mevcut. Çünkü sevdiklerimiz her zaman daha iyisine layık.

Pırlanta deyince aklımıza gelen ilk şey evlilik ve tabii ki tek taş. Herkesin yaşaması gereken bu özel tecrübede en önemli faktör olan yüzük işi için endişelenmemize hiç gerek yok çünkü Eros Pırlanta bunu da düşünmüş ve evlilik teklifi için özel modeller üretmiş. Hatta sevgilisinin yüzük ölçüsünü bilmeyenler için sürprizi bozmamak adına bir hizmet getirmiş: yüzük ölçer. Yani sevgilinizin bir yüzüğünü ona belli etmeden alıp bu servisi kullanarak,  parmağına uygun bir yüzük alabilirsiniz. Üstelik alacağınız ürün Türkiye'nin her yerine 1.5 günde ulaşıyor. Evlilik stresini azaltmada büyük bir yardımcınız var!

Pırlanta deyince artık aklımıza tek bir adres geliyor: www.erospirlanta.com. Eros Pırlanta şimdiden güvenilirliği, her bütçeye uygun fiyatları, her zevke ve bütçeye uygun modelleriyle benim gönlümü fethetti. Annemin doğum günü için hediyem hazır. Siz de sevdiklerinize hediye almak için bir göz atın derim.



8 Ekim 2013 Salı

Rengarenk Saçlar İçin Hangi Boyayı Kullanmalıyım?

       Saçlarınızı pembe, mor, mavi, turkuaz, yeşil, turuncu gibi renklere boyamak istiyorsanız ve daha önceden bununla ilgili bir tecrübeniz yoksa sizi inanılmaz bir markayla tanıştıracağım: Manic Panic.



       Manic Panic yarı kalıcı bir saç boyasıdır. Platine yahut beyaza kadar açılmış saçta istediğiniz renge birebir ulaşabilirsiniz. Be gerçekten çok önemli bir nokta. Doğal saçlarınızı koyu tonlarda mor, kızıl yapmak istiyorsanız tamam ama eğer daha parlak, daha açık, daha pastel tonları yakalamak istiyorsanız saçlarınız muhakkak çok çok açılmış olmalı. Manic Panic'in yarı kalıcı olduğunu da tekrar hatırlatalım. Saçınız sarıysa ve pembeye boyadıysanız 4-6 hafta sonra saçınız tekrar tabandaki açılmış rengine, sarıya dönecektir.

                                                    
     Benim deneyimime gelecek olursak, piyasadaki benzer su bazlı bir ürünü denediğimde her yer batmış, tüm kıyafetlerim saç rengime bulanmıştı. Manic Panic'te Hot Hot Pink rengini uyguladığımda yine havlularım, kıyafetlerim batar diye düşünüp beyaz giymeye çekinmiştim ama fark ettim ki Manic Panic boyalar sadece yıkama sırasında renk atıyor. Saçınızı suyla ıslattığınızda renk akmıyor, şampuandan sonra aktığını görüyorsunuz. Bu da demek oluyor ki saçlarınız renkli diye yağmurdan korkmanıza gerek yok. Ayrıca Manic Panic boyaların saçı besleme özelliği var. Saçınızı renkli boyamak için kuaföre gidip açtırdığınızda elbette saçınızda biraz yıpranma olacaktır çünkü bu açıcılarda ciddi kimyasallar var. Manic Panic'in bir özelliği de saç kremi gibi besleyici bir yapısı olması ve saçı onarması. Yani Manic Panic saçınızı yıpratmıyor aksine besleyip onarıyor. Birçok kullanıcıdan okuduğuma göre saçına Manic Panic'i uygulayıp streçle sarıp sabaha kadar bekletenler varmış ve hiçbir yıpranma görmüyor kimse. Ben yastıkların batmasından korktuğumdan böyle bir şeyi uygulayamıyorum 3-4 saat bekletip yıkıyorum. 


    Manic Panic'le ilgili benim için en önemli şeylerden biri de bu boyaların vegan olması. Yani içinde hayvansal hiçbir madde yok ve bu boyalar hayvanlar üzerinde test edilmiyor. Hem saçınızı koruyan, hem doğayı koruyan, hem de gökkuşağı gibi güzel görünen bu boyaları sevmemek elde değil. Boyanın fiyatı 35 lira ve manicpanicturkiye.com adresinden Türkiye'nin her yerine 5 lira kargo ücretiyle kapınıza kadar ulaşıyor boyanız. Fiyatın çok uygun olmadığının farkındayım maalesef Türkiye'deki gümrük vergisi yüzünden bu fiyatlar değişecek gibi durmuyor ama inanın piyasada 25-30 liraya satılan boyalarla arasında müthiş bir fark var. Deneyin, memnun kalacaksınız.
   



Sorularınız için: hersoruyabircevabimvar@gmail.com

11 Mart 2013 Pazartesi

Hangi Blogları Takip Etmeli?

    Uzun bir aradan sonra tekrar geri döndüm ve bu defaki yazım özellikle kadınlara yönelik. Hepimiz ev dekorasyonu, moda, diy, yemek temalı sitelere bakıyoruz herhalde. Bugün sizleri takip ettiğim birkaç yazarla tanıştıracağım. Yazarları özellikle Türk seçtim, çünkü yabancı bloglardaki önerilere ulaşmak pek de mümkün olmuyor. Bu yazarların ortak özelliği hepsinin tarz sahibi ve çok genç olması.



     Sizi ilk olarak moda, dekorasyon ve alışveriş konularında yazılar yazan Merve Gizem Oluş'la tanıştırmak istiyorum. Kendisi Balköpüğü Tasarım'ın sahibi şirin bir insan. Merve Gizem tam bir tasarım delisi ve bu konulardan epey haberdar. Ayrıca gördüğüm tasarım siteleri içerisinde en kullanışlı sitelerden birine sahip. Aradığınız her şeyi kolayca bulabilirsiniz. Facebook'ta yaklaşık 250.000 takipçisi olan Kendin Yap sayfası da Merve Gizem'in diy yazılarından oluşuyor.



İkinci konuğum Deli Tasarımcı. Kendisi Tasarımcının Evi sitesinin sahibi. Deli Tasarımcı'nın bir özelliği de yukarıda gördüğünüz Balköpüğü Tasarım'ın çizimlerini yapmış olması. Sezen'in Odası  adlı sitesinden de kendi çizimlerine ulaşabilirsiniz. Tasarımcının Evi temelde Balköpüğü Tasarım'la aynı temada. Fakat ben Tasarımcının Evi'nde yer alan "ev gezmesi" bölümünü çok seviyorum. Anladığım kadarıyla Deli Tasarımcı web sitesinden de epey anlıyor çünkü bu sitede kaybolmanız mümkün değil.



Üçüncü konuğum Cake In Life adlı blogun sahibi Behiye Sönmez. Kendisi çok sevimli bir anne ve inanılmaz sunumları olan yemeklerin sahibi bir blog yazarı. Ben özellikle onun tatlılarına bayılıyorum. Tariflerinin bir kısmını denedim ve gerçekten lezzetli olduğunu söylemeliyim.

Şimdilik bu blogları inceleyin. Yakında yeni blog yazarlarıyla da tanışacağız.



Sorularınız için: hersoruyabircevabimvar@gmail.com

7 Aralık 2012 Cuma

Bu Ay Bitmeden Gitmeli (A Human Adventure)



   Uzay çalışmalarına yön veren NASA'nın uzayla ilgili bir çok adımını bir arada toplayan en geniş sergisi A Human Adventure 22 Aralık'a kadar Marmara Forum'da!




    Marmara Forum’un katkılarıyla kurulan 2.500 m2 büyüklüğünde Expo Center’da yer alan sergi, insanoğlunun uzay macerasını başlangıcından bugüne, tarihsel anlatımı yanında teknoloji ve donanımı aktaran 300’den fazla özel parçayla sunuyor. Sergide özel maketlerin yanı sıra 100’den fazla orijinal parça da bulunuyor.

    Her yaştan uzay meraklılarının ilgisine sunulan sergi Soğuk Savaş dönemindeki gelişmeler, Neil Armstrong'un aya inişinden anlık kesitler, uzaya yolculukta kullanılan araç ve malzemeleri de sunarak günümüze ve geleceğe ışık tutuyor.

    Bugünlerde Mars yüzeyinin araştırılması konusu da ilginizi çekiyorsa bu uzay yolculuğunu kaçırmamanızı öneririm. NASA: A Human Adventure sergisi 10.00-22.00 saatleri arasında Marmara Forum'da!


Bilet almak için tıklayınız


Sorularınız için: hersoruyabircevabimvar@gmail.com


27 Ekim 2012 Cumartesi

Yepyeni Bir Fotoğraf Deneyimi Mi Arıyorsunuz? (Lomography)



Yeni makinelere aç mısınız? Analog tutkunu musunuz? O halde sizi bugün Lomography ile tanıştıracağım.
Lomography ne midir?
Lomography bir dergi, bir dükkan ve analog fotoğrafa adanmış bir topluluktur.

Lomography dediğimiz şey aslında yeni bir sanatsal tarz olan deneysel fotoğrafçılığı günlük hayatımıza kattı. Burada herkese uyacak bir makine var: 35 mm fotoğraf makineleri, orta format makineler, Rus yapımı makineler, çok lensliler... Makinelerin dışında film ve aksesuar ihtiyacınızı da buradan karşılayabilirsiniz.

İnternet sitesinden kim olduklarına bir göz atmak isterseniz size şu kuralları sunarlar:

"Kurallar Lomography'nin felsefesini ve fotoğrafçılığa yaklaşımını tanımlıyor. Onları ezberle veya tüm kuralları boz, iki durumda da fotoğrafçılıkla ilgili tüm kısıtlamaları bir kenara fırlat.

-Gittiğin her yere fotoğraf makineni de götür
-Onu her zaman kullan - gece ve gündüz
-Lomography hayatına karışmaz, onun bir parçası olur
-Kalçadan çekmeyi dene
-Lomografik tutkunun hedeflerine olabildiğince yaklaş
-Düşünme (William Firebrace)
-Hızlı ol
-Ne çektiğini önceden bilmen gerekmiyor.
-Sonrasında da
-Kuralları takma."

Tek yapmanız gereken önce internet sitesine buradan bir göz atmak ve sonra da Galata'daki dükkana doğru yol almak. Daha sonra elinizde dijital makinelerden daha uygun fiyata, daha sıradışı bir makineyle mutlu mutlu fotoğraflar çekersiniz. 

Lomo makinelerden çıkma birkaç fotoğrafla yazımı sonlandıracağım. Fazla söze gerek yok. Farkı göreceksiniz.









Sorularınız için: hersoruyabircevabimvar@gmail.com


6 Ekim 2012 Cumartesi

Bu Hafta Ne Yapsak? (Sahaf Festivali)



Kitap kurtlarına özel etkinlik: Sahaf Festivali. Eğer kitaplara, dergilere meraklıysanız burası tam size göre.

Beyoğlu Belediyesi'nce düzenlenen Beyoğlu Sahaf Festivali 25 Eylül’de başladı.Hala geç kalmış sayılmazsınız çünkü 14 Ekim'e kadar devam edecek. 65 sahafın katıldığı festival, geçen yıl olduğu gibi bu yıl da Tepebaşı'nda gerçekleştiriliyor.

Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan, en çok önem verdikleri etkinliklerin başında Sahaf Festivali'nin geldiğini belirterek, şu bilgileri verdi: "Sahaflarımızla kitap dostlarını buluşturacak olan bu festivalimiz her yıl büyük ilgi görüyor. Bu yıl programımızı daha da zenginleştirerek ünlü yazar ve şairlerimizle edebiyat sohbetleri gerçekleştirecek, çok anlamlı bir mekanda edebiyatçılarımızı okurlarıyla buluşturacağız. Birbirinden kıymetli eserlerin ve zengin etkinliklerin yer alacağı Beyoğlu Sahaf Festivali'ne tüm İstanbulluları bekliyoruz."

Festivalde kitapların yanı sıra dergiler, yazılar, eski fotoğraflar, filmler, tiyatro afişleri, nadide levhalar, mektuplar, kartpostallar ve özel koleksiyonlar da meraklıların ilgisine sunuluyor. Daha fazla geç kalmadan gitmenizi öneririm.



Sorularınız için: hersoruyabircevabimvar@gmail.com

Yeni Bir Kitap Okumak İsteyenlere (Umberto Eco - Yengeç Adımlarıyla)




Umberto Eco'nun makalelerini derleyip yeni binyıla kendi yorumlarını kattığı yeni kitabı "Yengeç Adımlarıyla" Doğan Kitap vesilesiyle okuyucularla buluştu. Doğan Kitap'ın kitap hakkıındaki görüşleri:
Eco soruyor:
“Yeni binyılda tarih geriye mi ilerliyor?”

Dünyaca ünlü İtalyan yazar ve düşünür Umberto Eco’nun Yengeç Adımlarıyla adlı yeni kitabı, günümüz dünyasıyla ilgili önemli soruları gündeme taşıyor. Eco’nun 2000-2005 yılları arasında yazdığı bazı makale ve konferans metinlerinden oluşan kitap, özellikle “sıcak savaşlara geri dönüş” ve “medyatik popülizm” konuları üzerinde yoğunlaşıyor.
Eco’ya göre, içinde bulunduğumuz “yazgısal boyutlu” bir dönem. Yeni binyıla duyulan kaygılarla açılan bu dönem, 11 Eylül saldırısı, Afganistan ve Irak savaşlarıyla devam ediyor; İtalya’da ise Silvio Berlusconi’nin yükselişi görülüyor.
Eco, özellikle tarih ve iletişim alanlarındaki “ilerleme”nin “yengeç adımlarıyla” yani geriye dönük olduğunu söylüyor. Başlıca örnekleri, Soğuk Savaş’ın ardından “Yeni Savaş” adını verdiği bölgesel sıcak savaşların gündeme gelmesi, 11 Eylül saldırılarının yol açtığı İslamofobinin nerdeyse yeni bir Haçlı Seferi’ne dönüşmesi; “evrim” karşıtı görüşlerin güçlenmesiyle Hıristiyan köktendinciliğinin yeniden ortaya çıkışı; Çin’in gelişmesiyle birlikte “Sarı Tehlike” hayaletinin canlanması; Yahudi düşmanlığının geri dönüşü; İtalya’da Silvio Berlusconi’nin “medyatik popülizm”inin yükselişi; “ağır iletişim”den (televizyon) “hafif iletişim”e (internet ve devamı) geçiş sonucu medyanın kimlik değiştirmesi.
Eco’nun düşündürürken eğlendiren kaleminden, savaş, iletişim, medya, dinbilim, Latince, televizyon, Ortaçağ, internet gibi pek çok konuyla ilgili okurlar için, kısacası herkes için bir kitap.
  Aranızda hala Umberto Eco'yu tanımayanlar için kısa bir biyografi ekleyeyim:


Umberto Eco (d. 5 Ocak 1932, Alessandria (şehir)), İtalyan bilim adamı, yazar, edebiyatçı, eleştirmen ve düşünür. Takma ismi Dedalus'tur.
Dünya kamuoyunun gündemine Gülün Adı ve Foucault Sarkacı gibi romanlarıyla giren İtalyan yazar, aynı zamanda Orta Çağ estetiği ve göstergebilimdalının ustalarındandır. Eco, 1971'den bu yana Bologna Üniversitesi'nde profesör olarak çalışmaktadır ve yapısalcılık sonrası göstergebilim gelişmelerine önemli katkılarıyla tanınmaktadır. Eco, yüksek lisans ve doktora çalışmalarını Thomasçılık akımı ve bu akımın estetik anlayışı üzerine yaptı. Tarihçi, filozof, Orta Çağ uzmanı, James Joyce üzerine derin araştırmalar yapmış bir yazar. Yazarın ilk romanı Gülün Adı 1980'de yayımlandı. 1962'de Torino Üniversitesi'nde doçent, 1969'da ise Floransa Üniversitesi'nde görsel iletişim dalında profesör oldu. 1971'de Bologna Üniversitesi'ne geçti ve 1975 yılında bu üniversitenin Gösteri ve İletişim Bilimleri Enstitüsü'nün başına getirildi.
Eco'nun çalışmaları 1960'ların ortasından itibaren avantgarde yapıtlara, kitle kültürüne yönelmiştir. Son dönemlerde ise, güncel olay ve olguları da ele alan çalışmalar yapmaktadır. Bu çalışmalar arasında edebiyat eleştirileri, tarih ve iletişim yazıları önemli bir yer tutmaktadır. Eco özellikle tarih bilgisiyle süslediği eserlerinde tam bir ustalık gösterir. Özellikle Baudolino adlı eserinde Bizans ve IV. Haçlı Seferi hakkındaki anlatılar sürükleyicidir.
Roland Barthes'tan sonra, "ayrıntıların anlamı" ya da "ayrıntıların sosyolojisi" adı verilen bir anlayışın önemli köşe taşlarından birisi olan Umberto Eco'nun pek çok eseri Türkiye'de yayınlandı.
Marmara Üniversitesi'nde Batı Edebiyatı derslerine giren Prof. Dr. A. Emel Kefeli'ye göre önümüzdeki yüzyılda klasik sayılacak yazarın diğer kitapları:


Gülün Adı (Can Yayınları, 1986)
Alımlama Göstergebilimi (Düzlem Yayınları, 1991)
Foucault Sarkacı (Can Yayınları, 1992)
Günlük Yaşam'dan Sanata (Adam Yayıncılık, 1993)
Önceki Günün Adası (Can Yayınları, 1995)
Anlatı Ormanlarında Altı Gezinti (Can Yayınları, 1995)
Avrupa Kültüründe Kusursuz Dil Arayışı (Afa Yayınları, 1995)
Ortaçağı Düşlemek (Can Yayınları, 1996)
Yorum ve Aşırı Yorum (Can Yayınları, 1996)
Somon Balığıyla Yolculuk (Can Yayınları, 1997)
Yanlış Okumalar (Can Yayınları, 1997)
Beş Ahlak Yazısı (Can Yayınları, 1998)
Ortaçağ Estetiğinde Sanat ve Güzellik (Can Yayınları, 1998)
Açık Yapıt (Can Yayınları, 2001)
Zamanların Sonu Üstüne Söyleşiler (Yapı Kredi Yayınları, 2001)
Baudolino (Doğan Kitap, 2003)
İnanç ya da İnançsızlık (1001 Kitap, 2005)
Kraliçe Loana'nın Gizemli Alevi (Doğan Kitap, 2005)
Cecü'nün Yer Cüceleri (Yapı Kredi Yayınları, 2006)
Güzelliğin Tarihi (Doğan Kitap, 2006)
Çirkinliğin Tarihi (Doğan Kitap, 2009)
Kitaplardan Kurtulabileceğinizi Sanmayın (Umberto Eco ve Jean-Claude Carriere'in Sohbetleri) (Can Yayınları, 2010)
Prag Mezarlığı (Doğan Kitap, 2011)


Sorularınız için: hersoruyabircevabimvar@gmail.com